17 Haziran 2018

Hegel ve "us, töz, geist, ide"

düşünsel felsefenin doruğu ve sonudur: Hegelcilik.
lakin Kant felsefesinden daha anlaşılması zor bir süreci vardır, Hegel'de us kavramının. dili, her okuyanın anlayamayacağı kadar profesörcedir. Goethe'nin "bir şiir, anlaışması ne kadar güçse o kadar iyidir." yargısını benimsemiş olmalı hegel. kendisi de geride bıraktığı eserler için "beni bir tek kişi anladı, o da doğru anlamadı." der.
aldığı din eğitimini eleştirmekten geri kalmadı hiçbir zaman, din adamı olmak yerine bilim adamı olmayı yeğledi. Kant felsefesinden oldukça etkilendi, Kant felsefesi etkisi altında İncili yorumladı ancak kant'ın tersine insan usuyla nesnel gerçeği bir ve özdeş saydı.
kendinden sonra gelenlerden başta marx, sartre, bradley onun bilgeliğini överken;
kierkegaard, schopenhauer, nietzsche, heidegger gibi çok önemli filozoflar ise olabildiğince eleştirdi.
ancak hegel felsefesi, sartre ile varoluşçuluğa; nietzsche ile nihilizme açılır. marx gibi hayaleti bugün hala kapitalist sistem üzerinde gezinen bir filozof ile ise dünya üzerindeki etkisini gözler önüne seriyor.
üstelik kurduğu "aslında insan tanrı, tanrı da insandır." cümlesi nietzsche'nin düşünsel sisteminde oldukça fazla soru işaretine neden olmuşa benziyor.
onun kurduğu sisteme "diyalektik materyalizm" diyemem, o bir "diyalektik mantık"tır. tez-antitez-sentez olgusunun asıl mimarı hegel kabul edilebilir.
ona göre, düşünce de bir tezdir ve böylece henüz gerçekleşmemiş bir yeni olanak yaratır. karşıt düşüncesi doğada vardır, yaşam ise düşünce ve yaşanılan doğadaki karşıtıyla olan çatışmasıdır. çatışarak oluşturdukları bileşimidir. zihin (geist- mutlak tin) ise bu merdivenin en üstünde bulunur.
Marx der ki: "hegelde diyalektik baş aşağı durur. gizemsel kabuk içindeki gerçek özü bulmak için onun tersine çevrilmesi, ayaklarının üstüne oturtulması gerekir." marx burada diyalektiğin ortaya koyduğu gerçeği hiçbir gizemselliğin gölgeleyemeyeceğini söylüyor.
hegelcilik, kant felsefesinden yola çıkar demiştim. ancak kant, insan usuyla nesnel gerçekliği, ödev ve görevleri kalın bir duvarla birbirinden ayırmıştı. Hegel'e göre "gerçek olan her şey ussal ve ussal olan her şey gerçektir." Düşüncenin değişimleri özdeğin değişimlerinden meydana gelmez, tersine maddi değişimler düşüncenin değişimlerinden meydana gelir. hegelciğilin idealist yapısı burada biçimlenir. lakin düşünce sistemindeki çelişme, diyalektiği besler.
bu anlamda lenin'den şu alıntıyı yapabilirim: "Diyelektik, insan zihninde değil, düşüncededir, yani nesnel gerçeklikte."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder