28 Haziran 2013

Nefesini Kesen Bir Kadının Kabul Edilmemiş İhtihar Mektubu

O sokaktan bir kez daha geçtiğimde, bütün çocukluğumu şehir mezarlığında bıraktığım geldi aklıma. Küçükken en çok oradan korkardım, yanından geçerken bile küçücük ellerim titrerdi. Benim çok sevdiklerim orada kaybolmuşlardı. Ben hiçbirini oraya giderken görmedim ama annem hep orada olduklarını söylerdi. Bizi gökyüzünden izliyorlar, derdi. Çok özenirdim gökyüzüne çıkmaya, ama bunun için neden o korkunç yere gidip kaybolmak gerektiğini hiç sezinleyemedim.
Çok sonraları bir gün, her şeye küstüğüm, yanımda kimseyi istemediğim bir gün, gökyüzüne çıkmak istedim. Sonunda gökyüzü olduğunu düşünerek, o nefes kesici korkunç yere gitmeye karar verdim. Aslında beni cezbeden şeyin gökyüzü olduğu kadar, yalnız kalma isteği de olduğunu itiraf etmeliyim. Ve o bana dehşet verici görünen yere gittiğimde, aslında korktuğum şeyin yine yalnızlık olduğunu farketmiştim. Çünkü herkes mezarlıktan ürker, çünkü mezarlıklar boştur. Ve insanlar kalabalıklar içinde gizlenmeye bayılırlar! Bu gerçeği farkettiğimde belki de büyümeyi bünyeme kesinlikle yasaklamalıydım. Yapmadım. Kendimle meşguldum o sıra ve insanları anlamaya çalışıyordum. Bir çocuk için ne de zor bir iştir büyükleri anlamak!  Çünkü ancak büyüdüğünde anlarsın. Ama bu hakikati de çocukken anlamazsın.
Mezarlıkta ufak bir taş bulmuştum kendime yaslanacak. Sonra üstünde yazanları okudum, insan isimleri vardı doğdukları yıl ve bir yıl daha. Kayboldukları yıl olduğunu sanmıştım önce ama yanındaki ölüm yazısını gördüğümde dehşete düşmüştüm. İşim şimdi iki kat zorlaşmıştı. Evet istediğim bir şey gerçekleşmişti belki, yaratıcı kadar yalnız hissediyordum ama gökyüzüne henüz çıkamamıştım ve bir de ölmek fiili çıkmıştı karşıma.
O gün önüme sunulan bir gerçek vardı o zamanlar hiç anlamak istemediğim; özgürlüğü, gerçek özgürlüğü, ancak ölmek fiili karşılıyordu.
Nasıl ölüneceğini bilmediğimden özgürlüğümü feda etmiştim o gün mezarlıkta, aslında bıraktığım tüm çocukluğumdu.
Büyüdüğümde anladım ki -ne kadar da ilginç iş şu büyümek, neyi anlayacağına bile o karar veriyor- eğer ben sevmeye devam edersem, mezarlıkların benden çaldıkları tek şey çocukluğum olmayacak. Ben de hiçbir sevdiğimi mezarlar almasın diye, kimseyi sevmemeye karar verdim. (Büyümek ve anlamak! Delilik ve çocuklar..)
Şimdi geriye doğru baktığımda görüyor ve çocukluğumu anlıyorum ki, bana ne büyümek yaramış ne de anlamak. Korkularımı görüyorum geçtiğim sokaklarda, tanışmadığım insanlarda, banka oturup izlediğim herhangi bir denizde hatta yüzüne bakmadığım bütün sevgililerde. Bütün ömrümü, daha sevmeden kaybetmekten korkutuğum için sevmediğim kişileri kaybederek geçirmişim.
Benim hayatıma girecek herkesin ölümünü, bir kişinin ölümü olmaya terk etmişim!
Ve insanlardan kaçarken içimdeki yalnızı bulduğumu sanmışım, oysa hepimiz doğduğumuzdan beri yalnız değil miyiz. Yaşam herkesin bir yerlerde biraz yalnız kalması değil mi. Bense sadece bunun ardına sığınmışım. Korkmuş ve bütün ömrümü bu duvarın arkasında geçirmişim. Başımı uzatıp hayatın tadına bakmamışım bile. Belki de şimdi hayatın alınganlığını alıyorumdur sırtıma. Bu koca yalnızlığımın, yine koca bir hiçlikte kaybolmasını izlerken yine tek başıma olduğum geliyor aklıma. Eğer bu bir intihar mektubu olsaydı, gönderecek kimsem olmayacaktı ve ölüme biraz daha ikna edecekti bu durum beni. Neyse ki öyle değil.
Ufak bir can çekişi bu benliğimin bedenimde.
Çocukluğumun bir çerçevede nefes almaya çalışması belki de.
Dibine kadar yalnızlığın özgürlüğü getirdiğini, ama dibine kadar yalnızken özgürlüğün hiçbir anlamının olmadığını anlayan birinin son serzenişi bu. Ve en çok da bu kadar özgürken ölüme yol almanın ne kadar hüzünlü olduğunu hissediyorum derinden.
Kaybedecek birine sahip olmamanın, seni kaybetmekten korkacak biri olmaması gerçeğini beraberinde getirdiğini anladığımda, şu an, çocukluğuma dönmek için nelerimi vermezdim! Ama hiçbir yalnızlığın bir çocukluğa bedel olamayacağını bildiğim için, artık bir şeyleri anlamaya son veriyorum. Anladığım tüm saçmalıklar için ve içimdeki çocuk bir kez daha nefes alabilsin diye nefeslerimi burada noktalıyorum.

Yalnızlığımı paylaşırsa yalnızlık olmayacağını bildiği için, yalnızlığımı en çok paylaşmayan, Marmara Denizi'ne...